Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. (Hucurat Suresi, 49)
Âyetin, güvenilmez kimselerin getirdikleri haberleri, doğruluğunu araştırmadan kabul etmenin uygun olmadığı yönündeki mânası ve hükmü geneldir, her zaman ve mekânda geçerlidir. Sosyal ve hukukî hayatın düzenli yürümesi, haksızlık ve huzursuzlukların önüne geçilmesi bakımından çok önemli olan bu tâlimatın vahyedilmesi ibretli bir olay üzerine olmuştur. Hadis kaynaklarının teyidi bulunmamakla beraber nüzûl sebeplerini anlatan kitaplarla tefsirlerde olay şöyle nakledilmektedir: Velîd b. Ukbe, Benî Mustalik kabilesinin zekât vergisini toplamak üzere gönderilir. Velîd yolda iken birisi, bu kabileden silâhlı bir grubun yola çıktığı haberini getirir. Velîd, onların savaşmak için çıktıklarını düşünerek geri dönüp Peygamberimize durumu anlatır. O da haberin doğru olup olmadığını araştırmak ve gereğini yapmak üzere Hâlid b. Velîd’i gönderir. Hâlid kabileye yakın bir yerde konaklayarak durumu araştırır; söz konusu grubun ezan okuyup namaz kıldıklarını, İslâm’a bağlılıklarının devam ettiğini tespit eder ve Medine’ye döner. Sonunda onların, zekât tahsildarı geciktiği için durumu öğrenmek veya zekâtı kendi elleriyle Hz. Peygamber’e teslim etmek üzere yola çıktıkları anlaşılır (Müsned, IV, 279; Kurtubî, XVI, 296 vd.).
“Yoldan çıkmış” diye çevirilen fâsık, “dinin emirlerine uymayan” demektir; yalan haber taşıyan kimse de bu kavrama dahildir. Hz. Peygamber’in ashabı genel olarak doğru, dürüst, takvâ sahibi insanlar olarak kabul edilmişlerdir. Buna göre âyette geçen fâsık kelimesi, Velîd’in değil, ona yalan haberi taşıyan meçhul kişinin niteliğidir. Âyetten çıkan genel hüküm, durumu bilinmeyen veya yalancı, günahtan çekinmez olarak tanınan kimselerin verdikleri haberlere ve bilgilere güvenilmemesi, bunlara göre hüküm verilmemesi, harekete geçilmemesidir.
***
Bilgi teknolojilerinin zirvede olduğu çağımızda bilhassa haber kaynaklarımıza çok dikkat etmek zorundayız.
Bilgi aldığımız gazeteleri, inter sitelerini, sosyal medya hesaplarını doğru seçmek en başta görevimizdir.
Aksi takdirde başka hedefleri, planları ve projeleri olan haber kaynaklarının bir süre sonra bizi istedikleri gibi yönlendirdiğinin farkına bile varamayız. Çünkü bilgi kirliliğini, yalanı esas alan fasık haber kaynakları bu işleri son derece bilimsel yöntemlerle yani profesyonelce gerçekleştiriyorlar.
Kitleleri sansasyonel haberleriyle provake ederken tüm argümanları kullanırlar.
Yalanlarına bağımlı hale getirdikleri insanları sürekli ağlarında tutabilmenin kaygısında olan fasık haberciler, maalesef her dönemde bunu başarabiliyor.
“Doğrusu nedir?” diye bir sorgulaması olmayan, “Acaba böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?” sorusunu hiç aklına getirmeyen insanlar, gönüllü olarak aldatılmaya, kandırılmaya talip olabilmekte. Hatta bunu satın alabilmektedir.
Fasık haber kaynaklarına karşı en önemli silahımız doğru haber kaynaklarımızdır. Her zaman için başvurabileceğimiz, doğru bilgiyi alabileceğimiz haber kaynaklarımız mutlaka olmalıdır.
Hiçbir bilgiyi sorgusuz-sualsiz kabullenmemeli, gerektiğinde o bilgiyi teyit etmeli, farklı bir kaynaktan kontrol etmeliyiz.
“İlmin kapısı soru sormaktır.” düsturundan hareketle, mantığımıza, vicdanımıza danışarak, yalana, iftiraya alet olmaktan kendimizi koruyabiliriz.
Ne demişler; “Yalanların sonu gelmez, doğrusu ne?” demedikçe.