Enes ZİYA
Köşe Yazarı
Enes ZİYA
 

Hz. Peygamber ve Ramazan

Onun hayatında Ramazan’ın ayrı bir yeri vardı. Zira ona vahiy Ramazan’da gelmeye başlamıştı. O, Vahiy meleği ile bu ayda müşerref olmuştu. Bu ayda inmeye başlayan Kur’ân, insanlığı Marifetullah bilinci demek olan takvaya erdirmek için gelmişti. İçerisine riya karışmayan, hep ve yalnız Allah için tutulan ve bu ayda farz kılınan orucun hedefi de takvalı insan yetiştirmekti.    Peygamberimizin Ramazan ve Oruç günlüğünü şu şekilde özetlememiz mümkündür:    Ramazan, onun için bir rahmet, bereket, mağfiret ayı; hayır ve güzellikler pazarı; kullukta yoğunlaşma fırsatı idi. O, bu konuda “Ramazan’a eriştiği halde, günahlarından bağışlanmayıp cehenneme girene yazıklar olsun!” buyurarak Ramazan’ın farkına dikkatlerimizi çekmişti.    Ramazanı kulluk fırsatı olarak değerlendiren Peygamberimiz, Ramazan ve ondaki güzelliklerle ilgili şöyle buyurarak bu ayı en güzel şekilde değerlendirmeye teşvik etmiştir: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."    “Ademoğlunun her ameli katlanır. Hayırlı ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, onu ben mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."    "Oruçlu için iki sevinç ânı vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuşup orucunun sevabını aldığı zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."    "Oruçlunun uyuması ibadet,  susması tesbih, çalışması bereket, duası makbul, günahı bağışlanmıştır."    “Cennetin Reyyan adlı bir kapısı vardır, oradan yalnızca oruç tutanlar girer.”    Onun orucu, yalnızca midenin aç susuz kalmasından ibaret değildi. O, mide başta olmak üzere tüm organlarına oruç tuttururdu. O, orucu gönlü, beyni, dili ve tüm hücreleriyle tutardı. Ve o, bu konuda şöyle uyarmıştı bizleri: "Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçlarından onlara kalan sadece aç ve susuz kalmalarıdır."    O, oruç için sahur yapmayı bereket görür ve iftarda acele ederdi: "Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır."    O, iftar sofralarında aşırılığa kaçarak israf sofralarına dönüştürmez ve yalnızca zenginlerin birbirlerine ödünç yaparcasına ağırlandığı sofralara çevirmezdi. O’nun mütevazı sofralarında zengin fakir herkese yer vardı. O’nun hayatında Ramazan, beslenme ayı da değildi, diyet ayı da, eğlence ayı da, festival ayı da değildi    O, oruç tutuyorum diye hayattan kopmaz, yapması gereken işleri hakkıyla yapmaktan geri kalmazdı. Nitekim Bedir savaşına o, bir Ramazan ayında çıkmıştı.    Ne orucu uykuya tutturur ve ne de orucu işini savsaklama aracı yaparak istismar ederdi.    Oruçla ilgili kendisine yöneltilen sorularda, her zamanki gibi kolaylaştırıcı bir yöntem izler ve alternatif çözümler sunardı.    O’nun cevapları yaşanabilirdi. Dini anlatırken taviz de vermezdi, muhataplarını çıkmazlara da götürmezdi.    O, her zaman cömertti, Ramazan’da daha cömert olurdu.. O, Vahiy meleği ile karşılaştığında hayır ve infakta, esen yellerden daha cömert olurdu.    O’nun cömertliği Ramazan ile sınırlı değildi. Verirken fakirlerin nurlarını korur, sahip olduğunun en güzelinden ve sevgiyle verirdi.    Onun, zahidane bir hayatı vardı; ama o, Ramazanda daha bir zahiddi. Çünkü bu ay Onun i’tikaf ayı, mescidin bir köşesinde on gün, kendini Yüce Allah’a verme ayı idi. Hz. Peygamber, kendisine peygamberlik gelmeden önce Hıra mağarasında münzevi bir hayat yaşardı. Ama Kur'ân ayetlerinin inmeye başlamasıyla O, Hıradan toplum içerisine indi ve tebliğ görevini sürdürdü. Fakat O, insanlardan ve dünya nimetlerinin cazibesinden geçici bir süre de olsa uzak kalmayı tamamen ihmal etmedi. Bu sefer halkın içinde, mescidinde O, Ramazanın son on gününü itikafla geçirirdi.    O, halk içinde Hakla beraber olur, ibadetlerini asla hayattan ve insanlardan kopmaya, onlarla ilişkilerini kesmeye ara yapmazdı.    O, her zaman Allah’ı zikrederdi, Ramazan’da daha çok zikrederdi. Bu kutlu ayda dualarına dua katardı.    O, sürekli Kuran okur ve Kur'ân’lı bir hayat yaşardı, ama Ramazanda daha çok Kur'ân okurdu.     O’nun Kur’ân okumaları anlamak ve en iyi şekilde yaşamak içindi. O, asla Kur’ân okumayı dünyalıklara alet etmedi ve adete dönüştürmedi.    O, Ramazan’ın son on günü içerisinde, dua, istiğfar, zikir ve ibadet fırsatı olan Kadir gecesini arar ve kadir gecesini ihya etmeye teşvik ederdi: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kadir gecesini ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.”    Kısaca O, Ramazan’da kulluk ve dua yoğunluğu içerisinde olurdu.. Ve Ramazan’da sergilediği bu güzellikleri Ramazan’dan sonrasına taşır ve bunu ümmetine tavsiye ederdi.     Çünkü O’nun için Ramazan, bir eğitim kampı, bir yenilenme fırsatı, bir donanım ve dolum ayı idi. O, Ramazan’dan aldığı enerji ile Ramazan sonrası hayatını şekillendirirdi. O, bayramını tekbir ve namazla başlatırdı. Tekbir ve namaz üzerine kurulan bayram sonrası hayat, tekbir ve namaz doğrultusunda devam ederdi.
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2020 - Salı

Hz. Peygamber ve Ramazan

Onun hayatında Ramazan’ın ayrı bir yeri vardı. Zira ona vahiy Ramazan’da gelmeye başlamıştı. O, Vahiy meleği ile bu ayda müşerref olmuştu. Bu ayda inmeye başlayan Kur’ân, insanlığı Marifetullah bilinci demek olan takvaya erdirmek için gelmişti. İçerisine riya karışmayan, hep ve yalnız Allah için tutulan ve bu ayda farz kılınan orucun hedefi de takvalı insan yetiştirmekti.
   Peygamberimizin Ramazan ve Oruç günlüğünü şu şekilde özetlememiz mümkündür:
   Ramazan, onun için bir rahmet, bereket, mağfiret ayı; hayır ve güzellikler pazarı; kullukta yoğunlaşma fırsatı idi. O, bu konuda “Ramazan’a eriştiği halde, günahlarından bağışlanmayıp cehenneme girene yazıklar olsun!” buyurarak Ramazan’ın farkına dikkatlerimizi çekmişti.
   Ramazanı kulluk fırsatı olarak değerlendiren Peygamberimiz, Ramazan ve ondaki güzelliklerle ilgili şöyle buyurarak bu ayı en güzel şekilde değerlendirmeye teşvik etmiştir: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."
   “Ademoğlunun her ameli katlanır. Hayırlı ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, onu ben mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."
   "Oruçlu için iki sevinç ânı vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuşup orucunun sevabını aldığı zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."
   "Oruçlunun uyuması ibadet,  susması tesbih, çalışması bereket, duası makbul, günahı bağışlanmıştır."
   “Cennetin Reyyan adlı bir kapısı vardır, oradan yalnızca oruç tutanlar girer.”
   Onun orucu, yalnızca midenin aç susuz kalmasından ibaret değildi. O, mide başta olmak üzere tüm organlarına oruç tuttururdu. O, orucu gönlü, beyni, dili ve tüm hücreleriyle tutardı. Ve o, bu konuda şöyle uyarmıştı bizleri: "Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçlarından onlara kalan sadece aç ve susuz kalmalarıdır."
   O, oruç için sahur yapmayı bereket görür ve iftarda acele ederdi: "Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır."
   O, iftar sofralarında aşırılığa kaçarak israf sofralarına dönüştürmez ve yalnızca zenginlerin birbirlerine ödünç yaparcasına ağırlandığı sofralara çevirmezdi. O’nun mütevazı sofralarında zengin fakir herkese yer vardı. O’nun hayatında Ramazan, beslenme ayı da değildi, diyet ayı da, eğlence ayı da, festival ayı da değildi
   O, oruç tutuyorum diye hayattan kopmaz, yapması gereken işleri hakkıyla yapmaktan geri kalmazdı. Nitekim Bedir savaşına o, bir Ramazan ayında çıkmıştı.
   Ne orucu uykuya tutturur ve ne de orucu işini savsaklama aracı yaparak istismar ederdi.
   Oruçla ilgili kendisine yöneltilen sorularda, her zamanki gibi kolaylaştırıcı bir yöntem izler ve alternatif çözümler sunardı.
   O’nun cevapları yaşanabilirdi. Dini anlatırken taviz de vermezdi, muhataplarını çıkmazlara da götürmezdi.
   O, her zaman cömertti, Ramazan’da daha cömert olurdu.. O, Vahiy meleği ile karşılaştığında hayır ve infakta, esen yellerden daha cömert olurdu.
   O’nun cömertliği Ramazan ile sınırlı değildi. Verirken fakirlerin nurlarını korur, sahip olduğunun en güzelinden ve sevgiyle verirdi.
   Onun, zahidane bir hayatı vardı; ama o, Ramazanda daha bir zahiddi. Çünkü bu ay Onun i’tikaf ayı, mescidin bir köşesinde on gün, kendini Yüce Allah’a verme ayı idi. Hz. Peygamber, kendisine peygamberlik gelmeden önce Hıra mağarasında münzevi bir hayat yaşardı. Ama Kur'ân ayetlerinin inmeye başlamasıyla O, Hıradan toplum içerisine indi ve tebliğ görevini sürdürdü. Fakat O, insanlardan ve dünya nimetlerinin cazibesinden geçici bir süre de olsa uzak kalmayı tamamen ihmal etmedi. Bu sefer halkın içinde, mescidinde O, Ramazanın son on gününü itikafla geçirirdi.
   O, halk içinde Hakla beraber olur, ibadetlerini asla hayattan ve insanlardan kopmaya, onlarla ilişkilerini kesmeye ara yapmazdı.
   O, her zaman Allah’ı zikrederdi, Ramazan’da daha çok zikrederdi. Bu kutlu ayda dualarına dua katardı.
   O, sürekli Kuran okur ve Kur'ân’lı bir hayat yaşardı, ama Ramazanda daha çok Kur'ân okurdu. 
   O’nun Kur’ân okumaları anlamak ve en iyi şekilde yaşamak içindi. O, asla Kur’ân okumayı dünyalıklara alet etmedi ve adete dönüştürmedi.
   O, Ramazan’ın son on günü içerisinde, dua, istiğfar, zikir ve ibadet fırsatı olan Kadir gecesini arar ve kadir gecesini ihya etmeye teşvik ederdi: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kadir gecesini ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.”
   Kısaca O, Ramazan’da kulluk ve dua yoğunluğu içerisinde olurdu.. Ve Ramazan’da sergilediği bu güzellikleri Ramazan’dan sonrasına taşır ve bunu ümmetine tavsiye ederdi. 
   Çünkü O’nun için Ramazan, bir eğitim kampı, bir yenilenme fırsatı, bir donanım ve dolum ayı idi. O, Ramazan’dan aldığı enerji ile Ramazan sonrası hayatını şekillendirirdi. O, bayramını tekbir ve namazla başlatırdı. Tekbir ve namaz üzerine kurulan bayram sonrası hayat, tekbir ve namaz doğrultusunda devam ederdi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karacabeyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri Bonusverensiteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri