Bir ülkede, aile kurumu ne kadar mutlu, sağlıklı ve sağlam temellere sahip olursa, toplumda o kadar huzurlu olur. Aile kurumunun eseri olan birey, aileden aldığı değer, ahlak, dil, kültür ve alışkanlıklarla toplumsal yaşama dahil olur. Tıpkı binlerce derenin, ırmağın suyunun bir araya gelerek denize karışması gibi.
Toplumu yaşatan ve ayakta tutan en önemli kurum olan aile, modern çağın bireysel ve haz odaklı yaşamı özendirmesi nedeniyle ciddi tehdit altındadır. Artan boşanma oranları bu durumun en önemli göstergelerinden birisidir.Ülkemiz ve diğer bazı ülkelerdeki boşanma oranlarını incelediğimizde bunu açıkça görebiliriz.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, 2017 yılında evlenen çiftlerin sayısı, 2016 yılında evlenen çiftlere göre 4,2 oranında azaldı. 2017 yılında boşanan çiftlerin sayısı, 2016 yılında boşanan çiftlere göre 1,8 oranında arttı. Yani evlenen çiftlerin oranı ciddi şekilde azalırken, boşanan çiftlerin oranında ise önemli bir artış söz konusu. Türkiye'de son 10 yılda evlenenlerin sayısında düşüş yaşanırken, boşanan çiftlerin oranında oldukça ciddi bir artış yaşandı ve boşanma oranları 10 yıl öncesine göre yüzde 28,9 arttı. 2008 ile 2017 yılları arasında boşanan çift sayısı 1 milyon 218 bin 458'e ulaştı. Boşanma oranı 2016 yılında 21,22 oldu. Yani her beş evliliğe karşı bir boşanma gerçekleşti!
Bu olumsuz durum dünyanın özellikle gelişmiş ülkelerinde çok daha vahim bir boyuta ulaşmış durumda. 1960-2017 yılları arasında boşanma oranları 251,8 artmış. Boşanma oranlarının en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla; Lüksemburg 87, İspanya 65, Fransa 55, Rusya 51, Amerika 46, Almanya 44, İngiltere 42, Yeni Zelanda 42, Avustralya 38, Kanada 38.
Rakamlarda görüldüğü üzere, boşanma oranları oldukça yüksek düzeylere ulaşmış durumda. Toplumsal bir kurum olarak aile, adeta bir var olma mücadelesi içerisine sürüklenmektedir.
Aile, her din ve kültürde önem atfedilen toplumsal bir kurum olarak yerini almıştır. Aile kurumunu korumak aslında bir bütün olarak toplumu, devleti ve hatta dünyayı korumakla eşdeğerdir. İngiliz yazar Samuel Butler'in dediği gibi “Aile toplumun özüdür. Onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir”.
Bugün aile kurumunu tahkim etmezsek, yarın çok daha büyük sorunlarla uğraşmak durumunda kalabiliriz!